Her türlü mini tatili fırsat bilen biz, geçtiğimiz 1 Mayıs tatilinden sonra 2 Mayıs'da tatil edilince (işyerim tarafından) yakın bir yerlere kaçalım dedik. En son 10-11 yaşlarındayken gittiğim ve pek de bir şey hatırlamadığım Eskişehir'e düştü yolumuz. Malesef Metro Turizm ile 6 saatlik bir yolculuktan sonra nihayet vardık Eskişehir'e. İstanbul-Eskişehir bilet fiyatı 29 TL bu arada.
Konaklama için daha önce internetten araştırma yapmış ve Odunpazarı Han Royal oteli seçmiştik. Hem Odunpazarındaki diğer otellere göre daha makul fiyatlara sahip hem de gerçekten temiz. Çalışanlar da çok ilgili. İyi bir tercih yapmışız otel konusunda.
Otele yerleştikten sonra karınlar ufaktan acıktı tabii. Eskişehir'e gelmişiz ilk olarak ne yenir? Tabiki de çibörek :) Otelden çıkmış merkeze doğru yürürken otelin 1 alt sokağında gördüğümüz Kırım Kültür Çibörek evine oturduk hemen. Çibörek yiyecekseniz tavsiye ederim, sıcacık dumanı üstünde ve kızartılarak yapılmasına rağmen hiç de ağır insanın içini bayacak türden değil. Yazarken bile ağzımın sulandığı doğrudur :)
Karnımızı da doyurduktan sonra ilk olarak Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi'ne gidelim dedik. Daha önce New York'taki Madame Tussauds müzesini gezmiş ve çok beğenmiştim. Malum Türkiye'de daha önce görülmemiş bir şey olduğu için pek de beklenti içinde değildim müzeye giderken. Öncelikle müze Pazartesi günü kapalı diğer günlerde de sabah saat 10:00'da açılıyor. Giriş 3 TL idi yanlış hatırlamıyorsam. Müzeye yaklaşık 15-20 kişilik gruplar halinde içeriye alınıyor. İçeri girer girmez küçümsememin yanlış olduğunu anladık. Heykeller gerçekten başarılı ve asıllarına oldukça uygunlar.
Müzede Eskişehir Belediye Başkanı Sayım Büyükerşen tarafından yapılmış yerli ve yabancı 160 kişinin heykeli bulunuyor. Fotoğraflarda gördüğünüz heykellerin çok küçük bir kısmı tabiki. Müzede aynı zamansa Mustafa Kemal Atatürk'ün çeşitli dönemlerini yansıtan heykelleri de mevcut. Sanıyorum Eskişehir'e gitmişken uğramadan dönmemeniz gereken yerlerin en başında bu müze geliyor. Aynı zamansa müzeye giriş için ödediğimiz ücretler de kız çocukları ile engelli çocukların eğitim masrafları için kullanılıyormuş. Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen bu müze ile hem Eskişehir'e farklı bir görsellik kazandırmış hem de yardımseverliğini kanıtlamış. Balmumu müzesinden sonra müzenin hemen yan tarafında olan Çağdaş Cam Sanatları müzesine geçtik fakat o bir sonraki yazıda burada olacak. Kısa bir süre sonra görüşmek üzere. Mutlu haftasonları...
Çok ilgi çekici olmalılar.
YanıtlaSilGüzel oldu bizlerle paylaşmanız;)
O çiböreği bir de Papağan diye bir yer var orada yeseydiniz keşke :)
YanıtlaSilİsmini hiç duymadım fakat yolum düşerse uğramak isterim. Teşekkürler
Sil