Barselona'da son durağımız Picasso Müzesi. Sonra dillere destan Paris'e gelecek sıra. Picasso müzesi hakkında söyleyeceğim ilk şey ressamın kendisi gibi müzesinin de bende hayal kırıklığı yarattığı. Diyebilirim ki ne Picasso bir Van Gogh ne de Barselona'daki Picasso müzesi Amsterdam'daki bir Van Gogh müzesi. Bu karşılaştırmayı yaptığım için bazı resim ve sanatseverler kızacaktır bana biliyorum ama kesinlikle hayal kırıklığına uğradım.
Müzeden kısaca bahsetmek gerekirse La Ribera bölgesinde ressamın bağışlanmış 1700 eserinden oluşmuş bir müze. Daracık bir sokağın içinde büyük bir bina ayrılmış müzeye. Girişte bilet almak için sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz. Biz yarım saat kadar sırada bekledik. Yarım saat bizim gibi bütün gün yollarda olan kişiler için oldukça uzun, bu nedenle dönüşümlü olarak beklemek mantıklı. Genelde ayakta kalan ben oluyorum ama olsun :)
Müze Pazar günleri hariç her gün sabah 9 ile akşam 7 arasında açık. Perşembe günleri saat 19:00 ile 21: 30 arası ise giriş ücretsiz. Koleksiyon ve geçici sergi için toplam giriş ücreti 14 Euro. Ben sadece koleksiyonu görmek istiyorum derseniz ücret 11 Euro. İçeride Picasso'nun 15 yaşında çizdiği portreleri bile görebilirsiniz. Geçirdiği evreleri görmek ve incelemek için ideal. Picasso favori ressamlarımdan olmadığı için benim pek ilgimi çekemedi açıkçası, resim öğrencileri için oldukça öğretici olabilir.
Picasso müzesini gezip bitirdikten sonra La Ribera bölgesinde kısa bir gezinti yaptık. Yanlış hatırlamıyorsam çikolata müzesi de burada fakat biz ziyaret etmedik. Bu bölgede dar sokaklarda minik dondurmacı dükkanları var ve Roma'yı andırıyorlar.
La Ribera bölgesinde biraz daha yürüyüp kaybolunca bolca Çinli esnafın bulunduğu bir alana oradan da tak'a çıktık. Baktık ki kaybolarak Arc de Triomf'a gelmişiz.
Bu tak 1888 yılında Barselona Evrensel Sergisi için yapılmış. Ön yüzünde "Barcelona welcomes the nations" yani "Barselona ulusları karşılıyor" yazıyor. O kadar yürümüş ve yorulmuştuk ki takın iki yanında uzanan çimenlik alanda biraz dinlenmeye karar verdik. O sırada orada durup yardım toplayarak hem geçimin kazanan hem de çocukları ve büyükleri bolca mutlu eden baloncuyu gördük. Biz de çocuklarla birlikte bolca eğlendik. Çocukların mutluluğu görülmeye değerdi, ben de bu fırsatı kaçırmadım sizin de görmenizi istedim :)
Bu da bizim aynı balona talip oluşumuz :)
Arc de Triomf'la birlikte mini Barselona gezimiz sonlandı. Ama biz de gezme aşkı bitmez. Sırada aşıklar cenneti Paris var :) Yeni yazılarda görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız benim için çok değerli. Yorumlarınız için teşekkürler...