23 Temmuz 2014 Çarşamba

BARCELONA - SAGRADA FAMILIA

Barcelona deyince akla gelen, Barcelona'nın isminin geçtiği her yazıya fotoğraflarıyla eşlik eden şehrin simgesi kilise Sagrada Familia'da sıra. Öncelikle belirtmeliyim biz burayı ziyaret edebilmek için oldukça uğraştık. Önce ilk gün, olanca saflığımızla gidip ziyaret etmek istedik. Kilisenin çevresinde 1 tur dolanan sırayı görünce dumur olsak da yine de vazgeçmemiştik ki o günlük biletlerin tükendiğini söylediler. Biz de bir sonraki sabah 8'de gelmek üzere ayrıldık. Bir sonraki sabah 8'de kilisenin önüne geldiğimizde 5 kişi sıraya girmişti bile. Hemen içeriye girebileceğimize inancımız tam ve bekliyorken öğleden önceki biletlerin tükendiğini ancak saat 13:30'da içeri girebileceğimizi söylediler. Nasıl olabilir böyle bir şey diyorduk ki online bilet alınabildiğini öğrendik. Anlayacağınız siz siz olun bizim gibi gidip sırada falan beklemeyin alın online biletinizi tam saatinde gelin :)
Gaudi baş yapıtı olan Sagrada Familia'yı yapmaya 1883 yılında başlamış. Ve hayatını bu kiliseye adamış. Öyle ki bu kilisenin yapımıyla uğraşırken gelen diğer cazip fırsatları geri çevirmiş, uyuma alanını bile buraya kurmuş. Kısacası burada yatıp kalkacak kadar kendini adamış bu işe.  Henüz kiliseyi bitirmesine oldukça uzun bir zaman varken 1926'da tramvay çarpması sonucu yaralanmış ve 3 gün hastanede kalmış fakat kurtarılamamış. 74 yaşında vefat etmiş. Gaudi'nin vefatına rağmen kilisedeki çalışmalar devam etmiş. 1952'de Gaudi'den kalan çizim ve taslaklarla onun tarzının dışına çıkmayacak şekilde yapımına yeniden başlanmış ve hala da devam ediyor. Bilinenin aksine kilise bakımda değil hala inşa ediliyor. 
Binanın dış cephesi gerçekten büyüleyici. Her yerde heykeller var ve hepsi çok etkileyici. Heykellerin özellikle yüz ifadelerinin gerçekliği muazzam. Sagrada Familia henüz tamamlanmamış olmasına rağmen Unesco dünya tarih mirası listesinde. O kadar heybetli bir yapı ki şehrin hangi tepesine giderseniz gidin mutlaka görürsünüz. Gaudi'nin yapıyı bu kadar yüksek yapmasındaki amacının insanın yaptığı şeylerle Tanrıya yakınlaşabileceği fikri olduğu söyleniyor. 
Binanın dışı kadar içi de etkileyici. Gaudi'nin kilisenin içini cennete benzetme çabasıyla tasarlandığı düşünülüyor. İçerideki sütunlar ağaç formunda çalışılmış ve renkli camlarla süslenmiş.
Girişte 2 ayrı bilet alarak kuleye de tırmanabiliyorsunuz. Kuleden baktığınızda tüm Barcelona ayaklarınızın altında ve manzara gerçekten çok güzel.
Eğer yüksekten korkmuyorsanız kulede çıkıntı şeklinde balkonlar var, manzaraya karşı fotoğraf çekmek için :)
Sagrada Familia'da böyle. Barcelona'ya yolunuz düşerse ilk gidilecek mekanlardan. Sırada benim Barcelona'daki  en favori ziyaret mekanım olan Montjuic kalesi var. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

22 Temmuz 2014 Salı

BARCELONA - CASA BATLLO

Casa Batllo yazısına başlamadan önce size bir itirafım var. Yaşlılıktan mı üstünden 2 aya yakın süre geçtiğinden mi yoksa sıcaktan mıdır bilmem Barcelona'da hangi gün nereyi gezdik ve sırasını hatırlayamıyorum. Bu nedenle sırasız anlatmaya karar verdim :) Bu yazıda da bana göre, Casa Mila'nın kardeşi Casa Batllo'yu anlatacağım. Şu binayı bulacağız diye yaklaşık 2 saat boyunca kayıp şekilde ortalıkta gezindik biz. Çünkü İspanyollar ingilizce bilip anlayıp konuşmuyorlar. Yanlış duymadınız şaka gibi değil mi? Adamı durdurup ingilizce Casa Batllo nerede diye soruyorsunuz gayet güzel anlıyor soruyu ve İspanyolca cevap veriyor. İspanyolca cevap vermesinden de öte sizin kesinlikle ispanyolca bildiğinizi düşünüyor. Sanıyorum dünyada en konuşulan 3. dil olmasıyla alakalı. Siz daha bir dakika ben ispanyolca bilmiyorum diyemeden yolu çok güzel tarif ettiğini düşünüp yürümeye başlıyorlar bile. Siz de bizim gibi 2 saat aranıyorsunuz işte :)
Casa Batllo da Gaudinin bir eseri. 1877 yılında inşa edilip 1905-1907 yılları arasında yeniden tasarlanmış. Aslında bina orta sınıf bir aile için yapılmış ama Gaudi bu yapıyı da etkileyici bir hale sokmayı başarmış. Casa Mila'da olduğu gibi Gaudi bu yapıda da düz çizgilerden kaçınmış. Bir önceki yazıda boşuna demedim bu adamın bir derdi var diye :)
Gaudi binanın dış cephesi kadar iç yüzünde de çok başarılı olmuş. İçeride tahta kapılar ve cam işlemeli pencereler var bolca. Apartman boşluğu dediğimiz boşluk, avlu bile izlemeye değer.
Evin içi -dışı zaten müthiş ve hayranlık uyandırıcı ama çatıya çıkınca bir kez daha hayran oluyorsunuz yapıya. Çatı kenarları pullu bir görünüm oluşturacak şekilde kıvrımlı tasarlanmış ve bir ejderha nasıl olur derseniz tam da bunu tarif ederim.
Biz şahsen Casa Mila'dan daha çok beğendik burayı. Herkes bizimle aynı fikirde olacak ki kapıdaki bilet sırası görülmeye değerdi :) Eğer siz de bizim gibi sıra beklemekten hoşlanmıyorsanız online bilet alabilirsiniz Casa Batllo'nun sitesine girip. 
Bina her gün sabah 09:00 ile akşam 20:00 saatleri arasında ziyarete açık. Giriş ücreti ise 21 Euro. İçeride aynı zamanda binayla ilgili animasyon canlandırma film gösterimi var. Aslında tümünü çekmiştim filmin ama yanlışlıkla sildim :( Şimdilik bu kadarıyla yetinin gerisini gidince kendiniz izlersiniz artık :)
Casa Batllo'da bu kadar. Sırada Barcelona deyince ilk akla gelen şey olan Sagrada Familia var. Merak edenleri yarın yine aynı saatte bloga beklerim :)

21 Temmuz 2014 Pazartesi

BARCELONA - CASA MILA (LA PEDRERA)

İlk gün yorgunluktan fazla uzağa gidemeyince gezilecek yerleri bir sonraki güne bıraktık. İlk sıraya da Casa Mila'yı aldık. Öncelikle söylemeliyim ki yerli halka Casa Mila dediğinizde neresi olduğunu anlamıyorlar bu nedenle adres sorarken vs La Pedrera derseniz sizin için daha iyi olur.
Şansımın yanında ayrılmaz ikilim yağmur bizi bu tatilimizde de yalnız bırakmadı. Ağustos ayında gittiğim geziler de dahil olmak üzere henüz yağmurun yağmadığı bir tatilim yok. Ve tabiki Barcelona gezimizde de yağdı. Bu mekan için bir başka şanssızlığım da dış cephesinin bakımda olmasıydı. Bu nedenle dış cephesini göremedik malesef.
Casa Mila, Sagrada Famlia'dan sonraki Gaudi'nin en ünlü ikinci binası ve en büyük sivil bina. Gaudi Sagrada Familia'ya başlamadan önce 1906-1910 yılları arasında yapmış binayı. Binanın en önemi özellikleri 2 adet avlu olduğu için binanın her bölümünün güneş ışığından faydalanabilmesi ve tamamen doğal taşlardan yapılmış olması. Sürrealist olduğunu söylememe gerek yok herhalde :) Binanın en ilgi çeken yeri tabiki çatısı. Biz de en çok çatıda vakit geçirdik. Yağmur yağdığında çatıyı kapatıyorlar fakat bizim şansımıza sıra beklerken yağmur durdu ve çatıyı görebildik.
Binanın çatı katı da iç kısımlar gibi düz değil tabiki. Hatta bu binadaki hiçbir şey düz değil. Saplantılı bir şekilde düz hiçbir şey yok :) Özellikle bacalar asker gibi bekliyorlar çatıda. Bilim kurgu filmlerine esin kaynağı olabilecek bir tasarıma sahip. 
Casa Mila'ya giriş 17 Euro ve sıra beklemek istemiyorsanız internetten önceden bilet alabilirsiniz. Eğer sesli rehber hizmeti de almak isterseniz 4,5 Euro daha ödemeniz gerekiyor. Ulaşımınız konakladığınız yere göre değişir tabiki ama Casa Mila'ya en yakın metro durağı "Diagonal". Biz ise Barcelona Bus Turistic ile geldik. Aynı imkanları sağladığı söylenerek Barcelona Card satmak istenebilir size ama siz siz olun bizim düştüğümüz hataya düşmeyin. Barcelona Card almayın! Onun yerine Bacelona Bus Turistic bileti alın. Çünkü Barcelona dağınık bir şehir ve gezmenin en kolay yolu tur otobüsü. Barcelona Bus Turistic'in 1 günlük bilet fiyatı 27, 2 günlük fiyatı 35 Euro. Aynı zamanda online olarak satın alırsanız %10'da indirimden faydalanabilirsiniz. En büyük avantajı da her otobüste ücretsiz kullanabileceğiniz Wifi olması :)
Üstü açık tur otobüsleri gitmek istediğiniz yere gitmenin en kolay yolu. Aynı zamanda dinlenirken geçtiğiniz yerler ile ilgili de sesli rehber hizmeti de alabiliyorsunuz. Casa Mila yazısı bu kadar. Bakalım bir sonraki durak neresi?

ACI KAYBIMIZ - OUR SAD LOSS

Arkeoloji dünyasının en önemli isimlerinden, Göbekli tepe kazı başkanı Prof. Klaus Schmidt aramızdan ayrıldı. Ailesinin, tüm yakınlarının ve arkeoloji, bilim dünyasının başı sağolsun...
Sad to hear of passing of the great archeologist, scientist Prof. Klaus Schmidt. We offer our more sincere respect and concolences to family, relatives, friends and students following the loss of Schmidt.

R.I.P

16 Temmuz 2014 Çarşamba

BODRUM BODRUM!

Malumunuz yaz geldi havalar çoktan ısındı. Tatile gitmeyen bir ben kaldım sanırım. Sosyal medyada paylaşılan deniz, kum, güneş fotoğraflarına daha fazla karşı koyamayıp 2 günlüğüne de olsa kaçıyorum buralardan. Geçen sene Ayvalık'ta sakin, huzurlu bir tatil geçirmiştik. Bu sene bol eğlence istiyorum. Bu nedenle tercihim Bodrum!  Tatil beldesine karar verdim, bu işin kolay kısmıydı. Peki hangi otelde kalacağım? Ben rezervasyon için Otelz'yi tercih ediyorum. Kısaca bahsetmem gerekirse: Zonline A.Ş bünyesinde 2013 yılında kurulmuş otelz.com ve benim gibi gezmeyi sevenler için büyük kolaylıklara sahip. En önemli özelliği ise en düşük fiyat garantisi ile 5 yıldızlı lüks otellerden pansiyonlara kadar her türlü konaklama için ÖN ÖDEMESİZ olarak rezervasyon yaptırabilme kolaylığı. Ben otelz bünyesinde bulunan 160'dan fazla Bodrum otelleri arasında çok kararsız kaldım. Fakat onların da önerdiği bir kaç otele birlikte göz atalım istiyorum. 

Milas Havaalanına 60, Bodrum şehir merkezine 25 km uzaklıkta olan bu oteli 2 yıl önce tekne gezisindeyken denizden görmüş ve hayran olmuştum. Öncelikli tercihim bu otelden yana.

Thor Luxury Hotel&Spa

Havaalanına 25 km uzaklıkta yer alan bu otel Torba'ya sadece 2 km uzaklıkta. 5 farklı oda tipiyle ultra lüks olarak tasarlanan otelde su sporlarından, pilatese, yoga, masaj ve sauna seçeneklerinden golf'e kadar tatilinizi eğlenceli bir hale dönüştürecek çok sayıda etkinlik mevcut.

Kuum Hotel

Bodrum şehir merkezine 18 km uzaklıkta, Göltürkbükü'nde yer alan otel Ege denizi panoramik manzaralı ve el yapımı tasarım mobilyalarla döşenmiş odalarıyla göz dolduruyor.

Benim Bodrum otelleri içinde en favori üçlüm böyle. Ayda 500.000 kişinin kullandığı Otelz.com'da, bünyesinde yer alan 9 bin konaklama tesisinden mutlaka sizin için de uygun bir seçenek vardır. Ön ödemesiz ve rezervasyon ücreti ödemeden tatilinizi dilediğiniz gibi planlamak için doğru adres: Otelz.

14 Temmuz 2014 Pazartesi

BARCELONA

Biliyorum Barcelona'ya gidip döneli neredeyse 1 ay oldu ama ancak vakit bulabildim yazmak için. Bu aralar blogu biraz boşladım onun da farkındayım :) Ama affettireceğim size kendimi. Hemen başlıyorum anlatmaya. Öncelikle Barcelona turu nereden çıktı onu anlatayım. Efendim son 1 yıldır Ceyhun'un şansı bana mı bulaştı nedir üstümde bir şans bir şans sormayın. Garanti Bankasından kazandığım İtalya tatili ile başlayan bu şans Setur'dan kazandığım Barcelona turu ile devam etti :)
Setur'un Sevgililer Günü için twitter'da başlattığı #AşkDediğin hashtagi ile katıldığım yarışmayı yukarıdaki tweetim ile ben kazandım :) Setur'dan Tur Satış Temsilcisi Meltem Hanım sağolsun kalacağımız otelden, uçak gün ve saatlerinden, seyahat sigortamıza kadar her şeyle ilgilendi. Yolculuk vakti geldiğinde ise bizi Barcelona'da Sinem Hanım'ın karşılayacağı bilgisini paylaştı. Pegasus ile gerçekleştirdiğimiz yaklaşık 3 saatlikbir uçuştan sonra Barcelona havaalanına indik. Açıkçası alana indiğimizde ilk izlenimim korkunçtu ve çok büyük bir hayalkırıklığı yaşadım. Çünkü havaalanı bizim bir çok şehrimizdeki alanlardan bile bakımsızdı. Sinem hanımla kapıda buluşunca ondan öğrendik ki burası eski olan havaalanıymış ve sanıyorum alan vergisi daha düşük olduğu için Pegasus buraya iniş yapıyormuş. Sinem hanımla tanışıp biraz lafladıktan sonra yola koyulduk otele doğru. Kendisi bizimle gerçekten çok ilgilendi ve faydalı bir çok bilgi paylaştı. Otele ulaştığımızda giriş işlemlerimizi yaptırıp bize iyi tatiller dileyerek yanımızdan ayrıldı. Buradan kendisine de ilgisi ve nezaketi için teşekkür ediyoruz :)
Otelimiz Diagonal denilen ve şehri boydan boya kesen bir caddede yer alıyordu: Four Points By Sheraton. Çalışanlar çok ilgili ve kibarlar. Odalar geniş ve temiz. Aynı zamanda bir odada aradığım tek şey olan yol görmesi de artı bir özellik benim için :)) Sabahın köründe geldiğimiz için biraz dilendik ve hemen kendimizi sokaklara attık.
İlk günümüz olması ve uçak yolculuğundan çok fazla etkilenmemiz nedeniyle minik bir gezinti yapmaya karar verdik. Önce tabiki de karnımızı doyurduk meşhur ispanyol mezesi tapaslar ile. Sonra da sahile doğru yola çıktık. 
Çektiğim fotoğraf ne kadar baş döndürücü değil mi? Bir gün en yamuk fotoğraf yarışması yapılacak ve işte onu ben kazanacağım :) Yamukluğu bir kenara bırakacak olursak Barcelona'nın her tarafı plaj ve denize girmek için de uygun. Ben her zamanki bereketimle gittiğim için bu fotoğraftan kısa bir süre sonra yağmur yağdı denize falan da giremedik. Denize giremedim ama ata bindim :)
Böyle saçma sapan şeyler yaparak ve şaşkın şaşkın ortalıkta gezinerek ilk günü bitirdik. Asıl gezimiz 2. gün başladı onu ayrı bir yazıda yazacağım için bu yazıyı burada bitiriyor hevesinizi de kursağınızda bırakıyorum :) Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Söz bu sefer çok bekletmeyeceğim :)